10 Aralık 2018 Pazartesi

        SOĞUK ALGINLIĞI 

                                              


Havaların hızla soğumasıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonları ciddi artış gösterdi. Küçük çocuklar hastalığın en sık görüldüğü gruptur. Özellikle 6 yaş altındaki çocuklar yılda 6-8 kez soğuk algınlığına yakalanarak 2 haftaya kadar hastalıkla mücadele edebilmektedir.Daha büyük çocuklarda ise soğuk algınlığı sıklığı 2-4 kez arasında ve süresi 4-7 gün arasındadır. 2 yaş altındaki süt çocuklarında en sık burun akıntısı, ateş ile başlarken okul Çağı çocuklarında burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve öksürük daha belirgindir. En sık sebep viruslar olup özellikle RSV ve influenza içinde bulunduğumuz kış aylarındaki hastalıkların sorumlusudur.
Peki küçük çocuklar neden bu kadar sık hasta olur? 1.Çeşitli virus ve mikroplara karşı daha bağışıklık kazanmamışlardır. 2.Bebek ve çocukların hijyen kurallarına uyumları yaşları gereği çok iyi değildir. 3.Yuva ve okullarda bol miktarda virus saçan hasta veya kuluçka evresindeki çocuklarla sıkı temas halindedirler. Soğuk algınlığından nasıl korunuruz? 1.En etkili yöntem el yıkama 2.Hasta kişilerle temastan ve uzun süre aynı ortamda bulunmaktan kaçınıcaz 3.Yıllık grip aşısını 6 aydan büyük tüm herkese yaptırarak korunucağız. Peki tedavisi varmı? 1.Bol sıvı tüketimi ve dinlenmek 2. Serum fizyolojik ve okyanus suları İle burnun açık tutulması 3.Soğuk buhar nemlendiricisi ile havanın ve ortamın nemlendirilmesi 4. Daha şiddetli vakalarda da doktorunuz tarafından recete edilen ilaçların kullanımından oluşur.

4 Mart 2018 Pazar

BEBEK BANYOSU

BEBEĞİNİZİ YIKAMA

Yenidoğan bebeğiniz genellikle ilk birkaç banyoda ağlar, bu durum oldukça normaldir. Bir süre sonra bebeğiniz banyo zamanını sevmeye başlar.

Bebeğiniz açken ya da beslenmeden hemen sonra banyo yaptırmayın. Banyo saatini akşamları tercih etmeniz uyku düzeni için faydalı olacaktır.

Banyonun hemen öncesinde 36-37 ºC arasında sıcak su hazırlayın ve bir kısmını bebek küvetine koyun. Suyun sıcaklığını kontrol etmek için banyoya özel termometrelerden fadalanabilirsiniz.

Bebeği dikkatli bir şekilde içi su dolu küvete yerleştirin. Bir elinizi sırtından dolayın ve kolunuzla başını destekleyin, diğer elinizle bebeği suya sokana kadar bebeğinizin poposunu destekleyin.


Suya soktuktan sonra bebeğinizi yumuşak bir temizleyici bez-sünger yardımı ile yıkayabilirsiniz.


Bebeğin yüzünü ve gözlerini kaynatılıp soğutulmuş su kullanarak pamuk ile yıkayın. Her pamuk parçasını bir kez kullanın ve gözlerini içerden dışarıya doğru silin.


Bebeğinizi durulayın ve yumuşak bir banyo havlusu ile okşayarak kurulayın.


Son olarak bebeğinize bebek yağı ile masaj yaparak giydirin.


Banyo İpuçları:

Bebekler koku ve dokunma duyusuna güvenir. Sarılarak ve okşayarak kaliteli zaman geçirin ve bebeğinizin güvende hissetmesini sağlayın.

Yeni doğan bebekler için ilk haftalarda sadece az miktarlarda banyo ürünü kullanmak en iyisidir veya sadece su ve pamuk kullanılabilir.

Banyo zamanı bebeğiniz ile zaman geçirmesi açısından babalar için de mükemmel bir faaliyettir. Ayrıca banyo zamanı bebeğiniz büyüdükçe iyi bir yatak rutinin olması açısından yardımcıdır.

Bebeğinizi veya küçük çocuğunuzu -birkaç saniye olsa bile- asla banyoda tek başına bırakmayın.

Bebeğinizin Cilt Bakımı:

Bebeğinizin altını değiştirmek veya ona masaj yapmak hem sizin hemde eşinizin bebeğinizle bağ kurabilmesi için mükemmeldir.hem sizi hem de bebeğinizi rahatlatmakta ve bebeğinize güven duygusu aşılamaktadır.

ROTAVİRUS AŞISI

ROTAVİRUS

Rotavirus çocuklardaki en önemli ishal etkenlerinden biridir. Rotavirüs, mide ve bağırsaklarda enfeksiyona neden olarak, kusma, ateş ve karın ağrısının eşlik ettiği sulu ishale yol açar. Bebekler ve çocuklardaki ağır mide-bağırsak enfeksiyonunun en sık sebebidir. 5 yaşın altındaki çocuklarda çok sık görüldüğü bilinmektedir. Virüs, aşı ortaya çıkmadan önce tüm dünyada her yıl yaklaşık 2 milyondan fazla çocuğun hastanede yatarak tedavi almasına ve 400 binden fazla çocuğun ölümüne neden olmaktaydı.

Belirtiler Nelerdir?

Rotavirüs enfeksiyonunun belirtileri, virüse maruz kalındıktan sonraki ilk 48 saat içinde başlar. Kendiliğinden geçen sulu ishal şeklinde ortaya çıkabildiği gibi 390C ve üstüne çıkan ateş, kusma, mineral dengesizliği ve ciddi sıvı kaybı yaratan ağır ishal şeklinde de görülebilir. Uzun süre hastanede yatış gerektirdiği için ilk bir yaşta önemli bir enfeksiyondur.
Bulaşma
Çok bulaşıcı olan rotavirüsün özellikle kış aylarında görülme sıklığı artar ve enfekte bireylerin dışkıları ile yayılır. Bulaşma insandan insana temas ile veya virüsün, bulaştığı eşya ve gereçlerden ağız yoluyla sindirim kanalına girmesiyle gerçekleşir.
Aşı Takvimi
Sağlık Bakanlığı rutin  aşı takviminde henüz yer almamaktadir. Ancak daha öncede belirtildiği gibi ciddi hastalık tablosuna yol açabileceğinden;  güvenli, etkili ve  aşısı olan hastalıklara karşı aşı ile bağışıklanmak her çocuğun hakkı olmalıdır.
Ülkemizde  İki farklı firmaya ait iki farklı aşı vardır:

  • İnsan rotavirus aşısı 2 ve 4. aylarda yapılmaktadır. (Rotarix)
  • İnsan-sığır rotavirus aşısı 2, 4 ve 6. Aylarda yapılmaktadır. (Rotateq)


İlk Rotavirus aşısı 6-15 hafta arasında; en erken 6.haftada, en geç 14 hafta 6 günlükken uygulanmalıdır. 15 haftalıkken aşının ilk dozu için geç kalınmıştır, artık uygulanamaz. Rotavirus aşıları arasında en az 1 ay ara olmalı. 8. Ay bitiminden sonra rotavirus aşısı yapılmamalıdır.

Aşının Koruyuculuğu Nedir?

Ağır enfeksiyonlara karşı %85-98 oranında koruma sağlarken, enfeksiyonlara bağlı hastaneye yatışları %85-96 oranında azaltır.

Aşının Yan Etkileri Nelerdir?
Aşının bilinen en ciddi yan etkisi invajinasyon olup ancak yeni nesil aşılarda bu yan etki yok denecek kadar azdır. Aşı uygulananlarda hastalığın görülme sıklığı azalmakta ve enfeksiyon geçirse dahi daha hafif geçirmektedir.

ÇOCUKLARDA ATEŞ VE AİLELERE ÖNERİLER


ATEŞ

Ateş, vücut ısısının normal sınırlar üzerine çıkması olarak tanımlanır. Vücut ısısı, ölçümün yapıldığı zamana ve ısının alındığı vücut bölgesine göre değişir.
Ortalama vücut ısısının 36.5ºC-37ºC olduğu kabul edilmektedir. Sabah daha düşük akşam daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Isı ölçümünün yapıldığı vücut bölgelerine göre ısı değerlerinde farklılıklar olur. Rutin uygulamada kullanılan ısı ölçüm bölgeleri içinde en yüksek ısı rektal yolla (makattan) alınan ısıdır. Oral yolla (ağızdan) alınan ısı rektal yolla alınandan daha düşüktür. Aksiller (koltuk altı) ısı ise en düşük ısıdır.
Vücut Bölgelerine Göre Normal Değerler 
KOLTUKALTI      : 34.7-37 ºC
AĞIZ YOLUYLA  : 35.5-37.5 ºC
REKTAL              : 36.6-38 ºC
KULAKTAN         : 35.8-38 ºC

Egzersiz, aşırı giyinme, sıcak banyo, aşırı sıcak hava, sıcak yiyecek ve içecekler sağlıklı bir çocuğun vücut ısısını yükseltebilir.
Ateş olarak kabul edilen en düşük vücut ısısı, ölçümün yapıldığı vücut bölgesine, ölçüldüğü saate ve çevre ısısına bağlı olarak değişebildiğinden her ölçüm bölgesi için tek bir ısı değeri vermek olası değildir.
Ateş genelde vücudun herhangi bir enfeksiyona tepkisidir. Yeni doğmuş bebeklerde ateş ayrıca vücudun su kaybetmesi ya da sıcak iklimlerde bebeğin sıcakta fazla kalması dolayısıyla da ortaya çıkar.

 Ateş çeşitli şekillerde ölçülebilir: Koltuk altı Oral (ağız içinden ölçüm) Rektal (makattan ölçüm) Timpanik (kulaktan ölçüm). Ölçümlerde hangi yöntemin uygulanacağı çocuğun yaşına göre belirlenebilir. Bebeklerde rektal ölçümler, daha büyük çocuklarda ise koltuk altından ateş ölçülmesi daha doğru olmaktadır. Rektal yolla yapılan ateş ölçümü en doğru sonucu verdiğinden, 2 yaş altı çocuklarda ateşin rektal yolla ölçülmesi tercih edilir. 2 yaş üstü çocuklarda ise ateş, ağız yoluyla veya koltuk altı ile ölçülebilir. Rektal ölçüldüğünde 38, ağızdan ölçüldüğünde 37.5, koltuk altından ölçüldüğünde 37.2 derecenin üzerinde ölçülen vücut ısıları ateş olarak değerlendirilir.

Rektal olarak ateş ölçebilmek için, bebek yüzüstü yatırlır ve termometre yavaşça anüsün girişine bir miktar vazelin yardımı ile 2-2.5 cm kadar sokulur. 6 aydan küçük bebekler için 1cm yeterli olabilmektedir. Dereceyi 2 dakika kadar ölçüm yerinde tutmak yeterlidir.

Koltuk altından ateş ölçebilmek için, derecenin ucu bebeğin koltukaltına yerleştirilir. Bebeğin koltuk altı kuru olmalıdır ve derece konduktan sonra 4-5 dakika kadar koltuk altı kapalı tutulmalıdır.

Ağızdan ateş ölçebilmek için ise, çocuğun yarım saat içinde sıcak ya da soğuk bir şeyler içmediğinden emin olmak gerekir. Derecenin ucu, dilin bir tarafının altına doğru yerleştirilmeli ve 3 dakika kadar dudakları kapalı şekilde tutularak ölçüm yapılmalıdır.

Timpanik infrared termometreler kulak zarından salınan termal radyasyonu tespit etme   ilkesi ile çalışır.  Bu duyarlı bir yöntemdir. Hızlı bir ölçüm sağlamakla birlikte kulak termometreleri diğer termometrelerden daha pahalıdır. 6 yaşın altında güvenilirliği sınırlıdır. Küçük çocuklarda dış kulak yolu S şeklinde ve  kavisli olduğundan   termometre ucu kulak zarını göremez ise hatalı ölçüm yapar. Bu nedenle 2 yaş altındaki çocuklarda kulaktan ölçüm önerilmez. Ayrıca diş kulak yolu salgıları (buşon) nedeni ile tıkanmalarda zarı göremez ve okuyamaz. Ağlamadan veya orta kulak iltihaplarından önemli ölçüde etkilenmez. Çocuğun kulak kepçesi üst kısmından tutularak arkaya ve yukarıya doğru hafifçe çekilir. Termometrenin sensör kısmı hafifçe kulak içine itilir. Termometrenin ölçümü başlatan   düğmesine basıldıktan birkaç saniye sonra kulaktan çıkarılıp dijital göstergedeki değer okunur. Ölçüm birkaç kez tekrarlandıktan sonra bulunan en yüksek   değer vücut sıcaklığı olarak kabul edilmektedir. Eğer çocuk ölçümden önce sıcak duş yapmış , soğuk ortamda kalmış, kulağın üzerine yatmış ise ölçüm 10-15 dakika bekledikten sonra yapılmalıdır.

Alından yapılan ölçüm ateşin izlenmesi için nazik bir yöntemdir. Alın termometresi, kaş bölgesinin üzerindeki ciltten ve etrafındaki dokudan yayılan kızılötesi enerjiyi ölçer. Bu enerji lens içerisinden toplanır ve sıcaklık değerine dönüştürülerek ölçüm yapılır. Ölçüm almadan önce, alın bölgesindeki kirleri veya saçları temizlenmelidir. Termometreyi, alına temas ederek ya da en fazla 5 cm uzaklıktan yakınlık sensörünü ve hedefleme ışığını kullanarak alnın önüne, kaşların ortasına yerleştirerek ölçüm yapılmalıdır. Kendi ateşlerini ölçen hastaların, “temassız” yerine “temaslı” seçeneğini kullanmaları önerilir.

Çocuklarda cam termometrelerin vücut ısısı ölçümü amacı ile kullanılması  artık önerilmemektedir. AAP (Amerikan Pediatri Akademisi) bebek ve çocuklarda cam termometre kullanımını kesinlikle tavsiye etmemekte olup, ABD ve gelişmiş bazı ülkelerde cam termometre kullanımı yasaklanmıştır. (2008)

Alacağımız cihazın FDA, MED, ASTM, RoHS, FC onaylı veya uyumlu olmasına dikkat etmeliyiz.
(Kalibrasyon: Doğru ölçümlü bir cihazın sonuçlarının diğer bir ateş ölçer ile kıyaslanması, sapmaların tespit edilmesi ve rapor hazırlanması işlemidir. Tansiyon aletleri vb. ölçüm yapan tüm cihazlarda belli aralıklarla kalibrasyon yapılması gereklidir.)

YAŞ GRUBU
1.SEÇENEK
2.SEÇENEK
3.SEÇENEK
Yenidoğan-6 yaş 
Koltuk Altı
Rektal
Deriden ateş ölçerler
6 yaş üzeri
Koltuk Altı
Kulaktan
Deriden ateş ölçerler


ATEŞ DÜŞÜRÜCÜLER


Ateş 38’C nin üstünde olduğunda çocuğu rahatlamak ve febril konvülziyon gelişimini önlemek için kullanılır.

Parasetamol (Calpol, Tylol, Parol, Minafen, Paranox-S): Yenidoğan dönemindenden itibaren 4 saatte bir verilebilir, karaciğer rahatsızlığı olanlarda önerilmemektedir.

Ibuprofen (Apireks, Dolven, Pedifen, Ibufen vs): 6 aylıktan itibaren 6-8 saatte bir verilebilir, böbrek hastalığı olan hastalarda önerilmemektedir.

Aspirin: İlk bulunan antipiretik olup yan etkilerinin fazla olması nedeni ile çocuklar için nadir romatizmal hastalıklar dışında genellikle önerilmemektedir. Özellikle viral enfeksiyonlarda tek dozla bile geri dönüşümsüz karaciğer hasarına neden olabileceğinden ateşli solunum yolu hastalıklarında önerilmemektedir.

Ketoprofen (Profenid): 6 aylıktan itibaren 6-8 saatte bir verilebilir etkisi ve yan etkileri ibuprofen grubu ilaçlarla aynıdır.

Metamizol (Novalgin): Yan etkilerinin fazla olması nedeni ile pediatride rutin olarak önermiyoruz ancak ısrarcı düşmeyen 39.5 ºC üstü ateşlerde ateşli havale öyküsü olan çocuklarda ve özellikle ateşli havalede acilde nadiren de olsa mecburen uygulamak zorunda kalabiliyoruz.

Parasetamol ve ibuprofen arasında ateş düşürücü etkinliği açısından istatiksel fark yoktur. Ardışık parasetamol ve ibuprofen ( bir dolven bir calpol gibi) kullanımının etkinliği ve güvenilirliği konusunda bilimsel bir öneri veya kanıt yoktur. Ancak klinik olarak yanıt alınan hastalarda ardışık tedavi kullanılmaktadır.

Doktor görüşmelerinizde, kullanabileceğiniz ateş düşürücü ilacı ve hangi sıklıkta ne ölçüde vereceğinizi önceden belirleyiniz. Evinizde ateş ölçer ve doktorunuzun önerdiği ateş düşürücü ilacı bulundurunuz. Çocuğunuzda ateş tespit ettiğinizde öncelikle ılık bir duş aldırınız. Soğuk su ile uygulama yapmaktan kaçınınız. Hafif giysiler giydiriniz. Temelde ateşlenen bütün çocukların yakınlarının ilgisine ihtiyaçları vardır. Bundan dolayı hastalanan çocuğunuzu asla yalnız bırakmayınız. Sesini duyabileceğiniz bir mesafede olunuz. Çoğu zaman loş ve serin bir oda çocuğun daha çabuk iyileşmesine yardımcı olur ve onu evin günlük telaşından uzak tutar. Ayrıca miniğin sürekli sıvı almasını sağlayınız. Özellikle yünlü battaniyelerden, terlemesine ve ısının birikmesine yol açan kalın giysilerden sakınınız. Ateş bu yöntemlerle düşürülemiyor veya devam ediyorsa doktorunuzla temasa geçiniz.

Çocuğunuz icin uygun ilaç ve ilaç dozları için mutlaka hekiminize başvurunuz.

2018 YILI GÜNCEL AŞI TAKVİMİ


1 Ocak 2018 Pazartesi

KABIZLIK

Kabızlık Çocuk Hekimlerinin oldukça sık karşılaştığı sorunlardan biridir. Kabızlık normal dışkılama olayının yapılamayışı veya yetersiz oluşu sonucu sert ve seyrek dışkılama durumudur. Kabızlık ya kısa süreli ve geçici, yada kronik olur. Bir aydan uzun süren kabızlık kronik kabızlık olarak değerlendirilir.

Çocuk 4 yaşın altındaysa aşağıdaki kriterlerin en az ikisinin bulunması kabızlık tanısı koyduracaktır;
  1. Haftada 2 ya da daha az dışkılıyorsa,
  2. Aşırı dışkı birikme öyküsü varsa,
  3. Ağrılı ve sert dışkılıyorsa,
  4. Büyük çaplı dışkılıyorsa
  5. Rektumda büyük bir dışkı kütlesi bulunuyorsa
  6. Tuvalet becerisini edindikten sonra;
  7. Haftada en az bir kere dışkı kaçırma öyküsü,
  8. Tuvaleti bile tıkayabilecek kadar geniş çaplı dışkılama öyküsü varsa
Normal Dışkının Özellikleri
Yenidoğanın ilk kakası olan "mekonyum" yeşilimsi siyah renkte, kokusuz, yoğunluğu fazla ve yapışkan görünümdedir. Geçiş kakası yeşilimsi kahve renkte, yoğunluğu daha az, pis kokulu ve kesilmiş-mayalanmış süt görünümünde olabilir. Bu dönemde barsak hareketleri, bebeğin aldığı mama ile ilişkili olarak hiç olmayabilir veya günde 12-14 kez olabilir. Bu nedenle, kabızlık veya diyare diyebilmek için sadece dışkı sayısı değil onun görünümü de önemlidir. Süt kakası ilk haftadan sonra görülür. Anne sütü ile beslenen bebeğin kakası homojen, hafif ekşi kokulu, açık sarı renkte, yapışkan, bulaşık bir görünümdedir. Bu dönemde bebekler her beslenme sonrası dışkı yapabilir. Nadiren açık yeşil ve mukuslu olabilir. İnek sütü ile beslenen bebeklerin kakası ise sıkı-sert, soluk-sarı renkte olur. Hava ile temasında yeşil-kahve renge döner.

Anne sütü ile beslenen bebeklerin ortalama dışkılama sıklıkları şöyledir:
0-6 hafta: Her emzirme sonrası dışkılama oluşturabilecek barsak hareketleri gözlenmektedir. Ancak kaç tanesinin dışkılamayla sonuçlandığı bireysel farklılıklar gösterir (ortalama dışkılama sayısı 4-5/gün).
>6 hafta – 6 ay: 7-10 günde bir kez ile günde 3-5 kez aralığında değişebilmektedir.
6 – 60 ay: <4 kez/gün

Kabızlık  Nedenleri
Kabızlık yapısal veya fonksiyonel nedenlidir. Küçük çocuklarda kabızlığın başlangıcı, sıklıkla tuvalet eğitimi sırasında olur. Uygun ayak desteğine izin vermeyen yüksek tuvaletlerin kullanımı, çocuğa bakan kişinin baskıcı tutumu, tuvalet eğitimi sürecinin erken başlatılması bunun en sık nedenlerindendir. Çocukların çok küçük bir bölümünde kabızlık vücuttaki yapısal nedenlere bağlıdır. Yenidoğan dönemi sonrasında kabızlığın en sık nedeni (%90-95) fonksiyonel kabızlıktır. Çoğu kez kabızlık iyi tedavi edilmezse veya yanlış tedavi edilirse kronik kabızlığın nedeni olabilir.

Eğitim
Ailenin kabızlığın sebebini öğrenmesi, çocuğun beslenme düzenine dikkat etmesi ve tedaviye uyması çok önemlidir. Aile ve çocuk için ideal hedef  olumsuz düşünce ve  tutumu engellemektir. Aileler tedavinin devamı için istekli ve destekleyici olmalıdır. Kabızlık ve tuvalet eğitiminin devamlılığı sağlanmalıdır.

Davranış Düzenlenmesi
Düzenli tuvalet eğitimi davranış değişikliğinin başında gelir. Acele etmeden yemeklerden sonra tuvalete gidilmesi önerilir. Kabızlık tedavisinin önemli bir bölümü çocuğu motive etmektir. Bu bir çeşit ödül sistemini içerir. Örneğin, her yemekten sonra ve gece yatmadan önce 5-10 dakika olmak üzere günde 3-4 kez tuvalete gitme alışkanlık haline getirilmelidir. Okula giden çocuklar bunu en az günde 2 kez yapmalıdır. Motivasyon yada davranış problemi olan çocuklar için Çocuk Psikiyatrisinden yardım istenebilir.

Öneriler 
  1. Yumuşak dışkı için sıvı alımı arttırılmalıdır.
  2. Özellikle meyve suları (kuru erik, armut, elma suyu) bulunan bazı maddeler, dışkı su miktarını ve dışkı sayısını arttırır.
  3. Her sabah aç karnına bir bardak su içme alışkanlığının yerleşmesi, lifli besinlere ağırlık verilmesi ve dengeli beslenme önemlidir.
  4. Havuç, yeşil salata, kuru fasülye, pırasa, enginar gibi uzun lifli yiyeceklerin daha az,
  5. Yeşil fasülye, ıspanak, kabak gibi kısa liflilerin diyette fazla olmasına dikkat edilmelidir.
  6. Özellikle diyet ve devam tedavisi  en az 6 ay olmalıdır. Bazen bu süre 2 yıla kadar uzatılabilir.
  7.  Anal bölgede çatlakları olan çocuklarda lokal ağrı tedavisi ağrılı dışkılamayı unutturmak için önemlidir. Başarılı lokal tedavi yapılmazsa dışkı tutma alışkanlığı devam edebilir.
  8.  Aileler, nükslerin sık olduğunu ve kabızlığın ergenliğe kadar devam edebileceğini bilmeli ve bu konuda dikkatli olmalıdırlar.
  9. Güzel, sıcak, aydınlık, kuru tuvalet, adaptör ve basamak kullanımı çok önemlidir.
  10. Uyarıcı bulgu ve belirti olanlarda öncelikle organik doğumsal nedenler araştırılmalıdır.
  11. İnatçı ve düzelmeyen kabızlıklarda Çocuk Hekimi ile irtibata geçilerek detaylı olarak organik nedenler açısından değerlendirilmeli ve gereğinde Çocuk Gastroenteroloji konsültasyonu önerilmelidir.

         SOĞUK ALGINLIĞI                                                 Havaların hızla soğumasıyla birlikte üst solunum yolu enfeksi...